SALDA’DAN SAGALASSOS’A: BURDUR’DA KEŞFEDİLECEK AÇIK HAVA MÜZESİ

Burdur’un Saklı Hazineleri: Yolunuzun Üzerinde Bir Açık Hava Müzesi
Hepimiz tatil için Antalya ve Fethiye’ye giderken ya da dönerken Burdur’dan geçiyoruz; ama çoğumuz farkında olmadan bir açık hava müzesinin tam ortasından geçip gittiğimizin farkında bile değiliz. Oysa sadece anayoldan birkaç kilometrelik küçük bir sapmalar ile karşınıza tarih, doğa ve kültür çıkıveriyor. Anadolu’nun bu şirin ili Burdur, tatil rotanızda bir gününüzü ayırmaya fazlasıyla değer. Üstelik Salda Gölü gibi dünya çapında eşsiz güzellikte bir doğa harikasını da barındırıyor. Beyaz kumsalları ve turkuaz rengiyle Salda, sadece bir göl değil; adeta bir doğal cennet. Burada gün doğumunu veya gün batımını fotoğraflamak, hem ruhunuza hem de objektifinize unutulmaz kareler kazandırır.
İlk durağımız Sagalassos Antik Kenti… Ağlasun ilçesi yakınlarındaki bu görkemli antik şehir, Roma İmparatorluğu’nun Pisidia bölgesinin başkentiymiş. Dağların kucağında, göğe yakın bu şehirde Antoninler Çeşmesi hâlâ suyu ile hayat veriyor. Tiyatrosundan agorasına, hamamlarından kütüphanesine kadar her köşe, binlerce yıl öncesinden bugüne bir hikâye fısıldıyor.
Bir diğer durak Kibyra Antik Kenti… Gölhisar ilçesinde, üç tepe üzerine kurulmuş bu kent; Karia, Frigya, Likya ve Pisidya’nın kesişim noktasında adeta bir medeniyet mozaiği. On bin kişilik stadyumu, Medusa mozaiğiyle ünlü Meclis Binası, nekropol yolu ve anıtsal yapılarıyla görenleri büyülüyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Kibyra, tarih ve sanatın iç içe geçtiği eşsiz bir yer.
Kremna Antik Kenti, Bucak ilçesi sınırlarında bir kaya kütlesi üzerine kurulmuş. Doğal savunma avantajıyla adeta bir kartal yuvası. Tiyatrosu, agora kalıntıları ve muhteşem manzarasıyla sizi zamanda yolculuğa çıkarıyor.
Burdur’un tarih yolculuğu sadece antik kentlerle sınırlı değil. Hacılar Höyüğü, Anadolu’nun en eski yerleşimlerinden biri olarak Neolitik Çağ’a uzanan izler taşıyor. Arkeoloji meraklıları için adeta bir hazine.
Tarihi kervan yolları üzerindeki hanlar da Burdur’un mirasının bir parçası. Susuz Han, ana yoldan sadece 1 kilometre içeride. Selçuklu döneminden kalma bu han, kervanların dinlenme durağıymış. Yine aynı güzergâhta, ana yola sadece 4 kilometre mesafedeki İncirli Han, taş işçiliği ve mimarisiyle göz kamaştırıyor.
Ve bir başka doğa harikası: İnsuyu Mağarası. Ana yolun yalnızca 900 metre uzağında, serinliğiyle sizi kucaklayan bu yeraltı sarayı, sarkıt ve dikitleriyle büyülüyor. Mağaranın önündeki yemyeşil piknik alanında isterseniz termostaki çayınızı esen kavakların altında yudumlayın, isterseniz oradaki cafede bir kahve molası verin. Burada zaman ağır akar; hem dinlenir hem de doğanın içinde huzur depolarsınız.
Şehir merkezine girdiğinizde ise sizi tarihi dokusu ve kültürel mirasıyla Burdur karşılar. Tarihi Ulu Camii ve Ulucamii, Burdur Müzesi, Doğa ve Tabiat Müzesi, Taş Oda, Baki Bey Konağı, Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi, Mısırlılar Evi ve eski Burdur evleri, şehrin size anlatacağı hikâyelerin sadece bir kısmıdır.
Bunlar sadece gelip geçerken yapılabilecek geziler… Mevsimine göre gül ve lavanta bahçeleri ile Lisinia Doğa Proje alanı, göç zamanı rengarenk kuşların dansı, göllerin huzuru, Yörük kültürünün renkli giyip kuşam ve neşeli tavırları ile vazgeçilmez etkinlikleri… Bir kez Burdur’a yolunuzu çevirirseniz, bundan sonra bu güzellikler sizde alışkanlık yapacaktır, bundan emin olabilirsiniz.
Tüm bu güzellikleri görmeden yolunuza devam etmek, inanın bana, çok şey kaçırmak demektir. Kültürle, tarihle ve doğayla harmanlanmış bu topraklar, size tatilinizin en unutulmaz anlarını sunacak.
Ve son bir not… Sakın ola ki Burdur’un meşhur Burdur şiş kebabını ve ceviz ezmesini tatmadan oyolunuza devam etmeyin. Yanında odun ateşinde pişmiş ekmeği ve yayık ayranı ile bu lezzet, gezinizin en leziz finali olacaktır.
HALİL İBRAHİM KARA