TÜRKİYE'NİN İLK TURİSTİK MAĞARASI İNSUYU, KURUYAN SULARIYLA FOSİL HALİNE GELDİ

- "İnsan kaynaklı aşırı su kullanımı nedeniyle sularını kaybederek "fosil mağara" statüsüne düştü
- MAKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kadir Tuncer: "İnsuyu Mağarası son 20 yılda fosil mağara haline geldi. Bu da bölgedeki suyun hızlı çekildiğini gösteriyor"
- "Saniyede 50 litre su akıyordu, şimdi kurudu"
Türkiye'nin ilk turistik mağarası İnsuyu, iklim değişikliği ve insan kaynaklı aşırı su kullanımı nedeniyle sularını kaybederek "fosil mağara" statüsüne düştü; bölgedeki yoğun tarım sulaması ve sondajlar ise su krizini derinleştiriyor. 1965 yılında saniyede 50 litre su akan mağarada insan etkisi ve iklim değişimleri nedeniyle su hızla yok oldu.
Türkiye'nin turizme açılan ilk mağarası olma özelliği taşıyan İnsuyu Mağarası, Burdur- Antalya karayolunun 13'üncü kilometresinde bulunan Sarpgüney Tepesi'nin eteklerinde yer alıyor. Binlerce yıl önce oluşan ve toplam uzunluğu 8 bin 100 metreye ulaşan mağaranın turizme açılan kısmı ise ilk etapta 1965 yılında 250 metreyle başlamış, günümüzde ise 525 metreye kadar genişletilmişti.
Jeolojik olarak kalkerlerden meydana gelen ve suyun etkisiyle sarkıtlar, dikitler ve doğal dehlizler oluşturduğu mağara, bir zamanlar içerisinde yer alan dokuz göl ile sularla doluydu. İnsuyu Mağarası, özellikle 1965'te turizme açıldıktan sonra şifalı suyuyla da büyük ün kazandı. Mağara suyunun şeker hastalığına iyi geldiğine dair rivayetler, Türkiye'nin dört bir yanından ve hatta yurt dışından ziyaretçilerin akın etmesini sağladı.
Ancak son 20 yılda başta iklim değişikliği olmak üzere insan kaynaklı aşırı su kullanımı ve çevresel etkiler nedeniyle mağaradaki sular hızla çekilmeye başladı. 2014'te mağaradaki büyük göl tamamen kurudu ve günümüzde göllerin tamamında su bulunmuyor. Mağaranın yalnızca yağmur sonrası sarkıtlardan damlayan suları kaldı. Bu durum, bölgenin doğal su döngüsünün bozulduğunu ve İnsuyu Mağarası'nın artık "fosil mağara" statüsüne geçtiğini gösteriyor.
Mağara'nın aynı zamanda İnsuyu Ovası sınırları içinde yer alması, ovada bulunan çok sayıda içme suyu sondajı ve yüksek su tüketen fasulye, mısır gibi tarım ürünlerinin sulanması için açılan sondajlar, bölgedeki su kaynaklarının hızla tükenmesine neden oluyor. Bu insan kaynaklı su kullanımı da mağaranın sularının çekilmesinde önemli bir etken olarak görülüyor.
İlk kazma 1965'te vuruldu
İl Kültür Müdür Yardımcısı Osman Koçibay, İnsuyu Mağarası'nın turizme açılması ile ilgili olarak; "İlk kazma 22 Temmuz 1965 yılında bu girişte vuruluyor. Akabinde yaklaşık olarak 17 metre uzunluğundaki giriş yapılıyor ve ilk etapta 250 metrelik bölüm 1965 yılının sonlarında 1966 yılın başlarında turizme açılıyor. İlerleyen yıllarda da mağaramızın yaklaşık 600 metrelik bölümü turizme açılmış oluyor." açıklamasında bulundu.
Burdur'un susuzluğuna imeceyle gelen çözüm"
İl Kültür Müdür Yardımcısı Osman Koçibay, 1930'lu yıllarda Burdur'da yaşanan içme suyu sorununa dikkat çekerek, "1930'lu yılların başlarında Burdur'da içme suyu sorunu yaşanmaya başlamıştır ve 1935 yılının sonlarında İnsuyu ve Gökpınar sularının birleştirilerek kanallar vasıtasıyla Burdur‘a indirilmesi projesi başlatılmıştır. Bu proje kapsamında imece usulüyle her haneden 15 ile 60 yaş arasındaki bir erkek sekiz gün boyunca bu kanal yapımında çalışmıştır. Ayrıca çalışamayanlar ise günlük 50 kuruş olmak üzere toplam 4 lira ücret ödemek zorunda kalmışlardır." dedi.
Şifalı suyu ile dünyaca ünlenen İnsuyu Mağarası
İl Kültür Müdür Yardımcısı Osman Koçibay, İnsuyu Mağarası'nın sadece doğal güzelliğiyle değil, aynı zamanda şifalı suyuyla da yıllarca büyük ilgi gördüğünü belirterek, "1965 yılının sonlarında İnsuyu Mağarası'nın açılmasıyla birlikte mağarasındaki suyun şeker hastalığına iyi geldiğine ilişkin bir rivayet ortaya çıkmış. Dolayısıyla İnsuyu mağarasının suyu bu sebepten dolayı da sadece Türkiye'de değil tüm dünyada meşhur hale gelmiştir. İnsanlar, özellikle şeker hastaları İnsuyu'nun kendilerine şifa olacağını düşünerek akın akın İnsuyu Mağarası'na gelmişler. Dolayısıyla da ilerleyen yıllarda mağaranın çevresinde tesisler kurulmaya başlanmıştır. Bunun yanında İnsuyu bidonları yapılarak mağaranın suyu bidonlarla çeşitli illere satışa gönderilmiştir. Hatta Trabzon'a yaklaşık olarak bir kamyon su bile satılmıştır. İnsuyu Mağarası'nın suyu o kadar dikkat çekmiştir ki sadece Türkiye'de değil yurt dışından da büyük talep görmüştür. Belçika'dan, Avusturya'dan, Fransa'dan insanlar ya da bilim adamları mağaranın suyunu incelemek için buraya kadar gelmişlerdir. Yine o yıllarda suyla ilgili turizme açılmasından sonra birçok insan turist olarak da İnsuyu'na gelmiştir. Yaklaşık olarak açıldığı yıl ilk üç ayda İnsuyu mağarasını 33 bin kişi ziyaret etmiştir." ifadesinde bulundu.
İklim değişikliği ile birlikte özellikle 2000'li yıllardan sonra İnsuyu Mağarası'nın sularının çekilmeye başladığını ve göllerin kuruduğunu da söyleyen Koçibay; "Büyük göldeki su da 2014 yılında neredeyse tamamen kurumuş ve şu anda göllerimizin hiç birisinde su bulunmamaktadır. Sadece yağmurlardan sonra sarkıtlardan damlayan sular bulunmaktadır. Ama İnsuyu Mağaramız halen ziyaretçi akınına uğramaktadır." şeklinde konuştu.
1930'larda İnsuyu Mağarası'nda "Burdur Sırtlanı" efsanesi
Koçibay, İnsuyu Mağarası'nın keşif hikayesine dair verdiği bilgide; "1931-1935 yılları arasında gerçekleşen ilk bilimsel çalışmalar sırasında, Burdur'da ‘Moruk Dayı' lakabıyla tanınan Mustafa Koçay ve arkadaşları 6 Mayıs 1931'de mağaraya girdiler. İçeride ilerlerken karşılaştıkları hayvan kemikleri, 1714 yılında Burdur'a ikinci kez gelen Fransız gezgin Paul Lucas'ın kitabında bahsettiği ve köylüler arasında canavar olarak bilinen ‘Burdur Sırtlanı'nın avladığı bir hayvana ait olduğuna inanıldı. Mustafa Koçay, bu keşfin ardından mağaradan hemen geri çıktı." dedi.
Mağara artık fosil durumda
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kadir Tuncer, İnsuyu Mağarası'nın toplam uzunluğunun 8 bin 100 metre olduğunu belirterek; "Bu mağaranın planı, değişik mağara araştırma kulüpleri ve dernekleri tarafından çizildi. 2021 yılında yapılan ölçümleme ve planlama çalışmalarında toplam uzunluğun 8 bin 100 metre olduğu teyit edildi. Turizme kazandırılan alan ise 525 metredir. 2006 yılından itibaren mağara hızlı bir şekilde suyunu kaybetmeye başladı.2006'da ve 2011'de turizme açılmayan alanlar dahil 9 gölde de su vardı. 2006'dan sonra sular hızla çekildi. Şu anda sadece damlayan yağmur suları var, akan bir su kalmadı. Eskiden aktif olan İnsuyu Mağarası son 20 yılda fosil mağara haline geldi. Bu da bölgedeki suyun hızlı çekildiğini gösteriyor." diye konuştu.
Saniyede 50 litre su akıyordu, şimdi kurudu
Mağaranın su seviyelerinin düşüşünün, mağara duvarlarındaki izlerden takip edilebildiğini belirten Tuncer; "Eskiden mağaranın suyu eski giriş kısmından güldür güldür akıyordu. Sonrasında aşırı su kullanımı ve iklimsel değişiklikler nedeniyle tamamen yok oldu. Mağaradaki göller kurudu. İnsan etkisi, beşeri faktörler en büyük etken. Köylerin ve şehrin su ihtiyacını karşılamak için yapılan sondajlar, tarım için yapılan sondajlar kontrolsüz su kullanımına neden oldu. Kireç taşı rezervuarı küçük, hızlı su tüketimi mağarayı kuruttu. Eğer bu şekilde devam ederse ovaları sulayacak suyu, köylerde ve şehirlerde içecek suyu bulamayacağız. Mağara zaten fosil hale geldi. Köyler ve tarım alanları da kuraklığa sürüklenecek. İnsuyu Mağarası, 3 milyon yılda oluşan bir mağara. Holosen dönemi boyunca, yani son 11 bin 700 yılda aktif bir mağaraydı. 1965'te saniyede 50 litre su çıkıyordu. Ancak insan etkisi ve iklim değişimleri nedeniyle su hızla yok oldu." dedi.
"Eskiden cennet gibiydi, şimdi kurumuş"
İnsuyu Mağarası'nı yıllar sonra ziyaret eden Mikail Yılmaz ise gözlemlerini; "1978 yılında ilkokuldayken gelmiştik buraya ve burası inanılmaz güzeldi, her yerden sular akıyordu. Sarkıt ve dikitler vardı. Harika bir yerdi, bayılmıştım buranın güzelliğine. Ama şimdi geldiğimde sarkıt ve dikitler su olmadığından dolayı dökülmüş ve sular çekilmiş, eski tadı kalmamış. İnşallah ilerleyen zamanlarda suyuna tekrar kavuşur ve İnsuyu Mağarası eski ihtişamına tekrar kavuşur." ifadeleriyle anlattı.
İHA