Flaş Haber Yeni

ACIPAYAM KADILIĞINDAN BURDUR  BAĞÇÖZÜ'NE MANCA İLE KAYALLI' DAN  EŞENLİ'YE KADAR UZANAN SIRLARLA DOLU BİR AĞALIK HİKAYESİ

ACIPAYAM KADILIĞINDAN BURDUR  BAĞÇÖZÜ'NE MANCA İLE KAYALLI' DAN  EŞENLİ'YE KADAR UZANAN SIRLARLA DOLU BİR AĞALIK HİKAYESİ

Eşenli’nin Ağaları  ve   Mazide kalan unutulmaz hatıralar

Burdur'un Kemer ilçesinde eskiden  köy olan şimdi ise  mahallesinin içine dahil olmuş bir mezra..

Eşenli… Bir zamanlar 60 haneden oluşan, bereketli topraklarıyla bilinen küçük bir köydü. Toprak, marabaların alın teriyle yoğrulurken, ağalar mahsulleri toplar hüküm sürerdi. O günlerin üzerinden nice yıllar geçti. Şimdi güneş bile eskisi gibi parlamıyor bu topraklarda, rüzgâr geçmişin fısıltılarını getiriyor.

Yolum yine Eşenli’ye düşmüştü. Geçmişin izlerini taşıyan topraklarda yürürken, aklımda bir soru vardı: Ağaların hikâyesi nasıl başlamış, nasıl son bulmuştu? Bu sorunun cevabını bulmak için  Osman  ağanın oğlu  Süleyman Özdöl abimi ziyaret ettim.

--Süleyman abi bu ağalık öyküsü nedir? diye sordum.

Süleyman abi, derin bir iç çekti. Yüzünde yılların yorgunluğu vardı, bakışlarında ise geçmişin gölgesi. Bir an duraksadı, gözleri uzaklara daldı. Sonra, ağır ama tok bir sesle anlatmaya başladı:

"Bunu en eskisinden anlatmalıyım, çünkü Tefenni’de nüfus idaresi ve adliye yandığında, atalarımızın hikâyelerinin çoğu küle döndü. Ama hatırladıklarım hâlâ hafızamda. Dinle…"

Acıpayam’dan Eşenli’ye Bir Aile Hikâyesi

En son Acıpayam Kadısı İbrahim Efendi, benim büyük dedem. Acıpayam Darıveren’den bir hanımla evlenmiş. Daha sonra Bademli Köyü’nden, Bağçözü Çiftliği’nin sahibinin kızını da almış. Yani iki hanımı olmuş.

Bağçözü Çiftliği’nden olan hanımından Süleyman Ağa ve Abdi Bey dünyaya gelmiş. Bu iki kardeş uzun süre Bağçözü Çiftliği'nde yaşamış. Ancak dedem, yengesiyle anlaşamayınca çiftliği satıp Eşenli’ye gelmiş.

O dönemde Eşenli’de, Kemerli İbrahim Ağa'nın 14.000 dönüm arazisi varmış. Dedem, buradan 3.600 dönüm yer satın alarak buraya yerleşmiş. Dedemin üç evladı olmuş: Şefika Demirkaya (halam), Osman Özdol (babam), Muammer Özdol (amcam).

Ne yazık ki dedem 42, nenem ise 45 yaşında vefat etmiş. Üç çocuk yetim ve öksüz kalmış. En büyükleri henüz 8 yaşındaymış.

Soyadlarımız ve Dağılan Bağlar

Dedemin kardeşi Abdi Bey, Kayalı Çiftliği’ni satın alıp oraya yerleşmiş. Onun soyundan gelenler şimdi "Karabeyoğlu" soyadını taşıyor. Biz ise Özdöl olarak kaldık.

Darıveren’de kalan amca çocuklarımız "Oymak" soyadını almış. Osman Oymak, Muammer Oymak gibi isimler onlardan geliyor. Zamanla herkes farklı yerlerde kaldığı için bağlar biraz kopmuş.

Denizli’ye, Bademli’ye, Bahçeli tarafına göç edenler de olmuş. Amca çocuklarımdan Necdet Karabeyoğlu, Fahri Karabeyoğlu, Fahrettin Ağa (Manca’nın ağası) gibi isimler de ailemizin bir parçası.

Fahrettin Ağa, aynı zamanda eniştemiz olur. Dudu Karabeyoğlu ile evlenmişler. Onların çocukları arasında milletvekili Mustafa Çiloğlu da var.

Dedemin Serveti ve Dağılan Zenginlik

Dedem, 3.600 dönüm araziyi aldıktan sonra büyük bir servete sahip olmuş. O dönemde:

5.000 koyunu, 3.000 sığırı, 200-300 kısraklık sürüsü varmış.

Yani tam anlamıyla bir ağaymış. Ama dedem ve nenem genç yaşta vefat edince, çocuklar yetim kaldı ve bu büyük servet zamanla dağıldı.

Babam Osman Özdol ve kardeşleri, ağanın çocukları olmalarına rağmen zorluk içinde büyüdüler. Çok tarlaları vardı ama yine de yokluk çekmişler. Babam, çocukken un çorbası içerek büyüdüğünü anlatırdı.

Dedemizin zamanında Eşenli Çiftliği 60 hanelik bir köydü. Dedemin 60 marabası vardı. Ancak dedem vefat edince herkes farklı yerlere dağıldı. Yenice’ye(şuan bu köyde yıkıldı) ,Kılavuzlar’a, Burdur’a, Yakalar’a göç ettiler. Burdur’da hala “Eşenliler” diye anılan bir kesim var.

Kemer’de toprak paylaşımı sırasında 83 kişilik bir grup ile , ailemize ait 1000 dönümlük tarla elimizden alındı. Yine de elimizde 2600 dönüm kaldı ve çalışmaya devam ettik.

Babam Osman Özdol, küçük yaşta yetim kaldığı için amcalarının yanında koyun çobanlığı yaparak büyüdü. Çocuklarına karşı sevecendi ama otoriterdi. İşçilerin işine pek karışmazdı.

 Eskiler, "Her 100 senede bir tarlanın el değiştirdiğini, yüz senede bir de büyük emlakların el değiştirdiğini" söylerdi. Bizim araziler de zamanla değişti ama şükür, hâlâ elimizde kalan yerler var.

Köşkaltı ve Osmanlı Bağlantısı

Köşkaltı bizim yerimiz.

Peki, neden Köşkaltı denmiş?

Eskiden, Yenice Mezarlığı’nın olduğu yerde bir ağanın köşkü varmış. O köşkün altı seyir yeri olarak kullanılırmış. Bu yüzden oraya "Köşkaltı" denmiş.

Bu araziler Osmanlı’dan kalma mı?

Evet. Osmanlı’nın tımar sisteminde, bazı bölgelere tımarlı sipahiler yerleştirilmiş. Yenice köyü ve Eşenli, tımar bölgesiymiş. Sonradan, bu topraklar ağaların eline geçmiş.

Zaman, bir dönem bu topraklara hükmeden ağaların izlerini silerken, geriye yalnızca hatıralar kaldı. Bir zamanlar geniş arazilere, sürülere ve zenginliklere sahip olanlar, zamanın ve kaderin cilvesiyle yoksulluğa sürüklendi. Toprak satıldı, mallar el değiştirdi, eski düzen dağıldı. Ancak gerçek ağalık, yalnızca mülkle değil, insanın ardında bıraktığı izlerle ölçülür. Bugün, boşalan köylerde yalnızca rüzgâr geçmişin hikâyelerini fısıldıyor. Ama unutulmamak, hatırlanmak, insanın asıl mirasıdır. Belki de en büyük servet, bir gün adının saygıyla anılmasıdır. Ebediyete göçüp gidenleri rahmet minnet  ve saygıyla yad ediyorum

Hüseyin Yıldız (Kalemşah) Kültür ve Turizm Bakanlığı Halk Şairi Köşe Yazısı