BURDUR ÇİFTÇİSİ İÇİN FAİZSİZ DESTEK VE REHABİLİTE ÖNERİSİ

Burdur’da Ağaç Rehabilitesi ve Borçlar Hibe ile Desteklenecek
Saadet Partisi Antalya Milletvekili Kılıç Çağdaş Burdur Gazetesi'nde konuştu:
“Ağaçların rehabilitesi için yapılabilecek masraflar hibe şeklinde verilmesini arzu ettik”
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Zirai Don Olayını Araştırma Komisyonu Üyesi, Saadet Partisi (SP) Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, gazetemizi ziyaret etti. Geçtiğimiz Cuma günü saat 11.00’de gazetemiz merkez bürosunda gerçekleşen ziyarette konuşan SP Milletvekili Kılıç: “Komisyon üyesi olarak bir tavsiyemiz oldu. Komisyon Başkanımız Adem Korkmaz Bey'e de tavsiyemiz oldu. Diğer arkadaşlarım da aramızda yaptığımız görüşmelerde, ileriye dönük ağaçların rehabilitesi ile ilgili yapılacak olan çalışmalarda, çiftçiyi, tarımla uğraşan kesimi, meyvecilerimizi tatmin edecek, ağaçların rehabilitesi için yapılabilecek masraflar ne kadar ise, o masrafların hibe şeklinde verilmesini arzu ettik.” dedi.
Zirai dondan etkilenen çiftçilerin mağduriyetlerini giderecek bu görüşlerini hükümete tavsiye olarak sunduklarını kaydeden SP Antalya Milletvekili Kılıç: “Geçmiş yıldan gelen borçlar var. Şimdi adamın satacak kayısısı yok. Satacak fındığı yok. Satacak üzümü yok. Satacak elması yok. Yani bütün bunlar zarar gören meyvelerden. Peki neyle ödeyecek bu adam borcunu? Ödemesi mümkün değil. O zaman yapılacak olan şu; geçmiş yıl borçlarıyla ilgili olarak da en az 2 yıl olmak üzere, faizsiz bir şekilde bu borçları donduracak, durduracak. Faiz almayacak bunlardan. Bu yetiyor mu? Bu da yetmez. Çiftçi yine desteğe ihtiyaç duyacak. Nasıl destek olacak? Yani şimdi beş bin lira verdi, on bin lira gidiyorsa dekar başına, geri kalan beş bin lirayı nereden bulacak çiftçi?
Veya geçmiş borçları erteledi diyelim. İki yıl sonra hemen “Ya Allah Bismillah” deyip de ürünleri hemen nakde mi dönüştürecek? Yok, hayır. Ekstra desteğe daha ihtiyaç duyacak. Peki onu nereden karşılayacak? Onun için de dedik ki kredi imkânları hazırlanması lazım. Ve bu kredilerde sadece masraf kadar belki karşılık alınabilir.
Faizsiz kredi desteği dedik. Masrafı ne kadarsa, o krediyi veren kuruluşa o kadar versin. Ama daha fazla ekstra olmasın. Bugünkü şartlarda çok yüksek faiz oranları var, biliyorsunuz. Neredeyse yüzde 50’ye yakın. Yüzde 50’ye yakın faiz ödenir mi? Ödeyecek de ne kazanacak adam ondan?
Dolayısıyla bunlar da faizsiz bir destek olsun dedik. Bu da yetmez; Bağ-Kur primlerini, özellikle zirai tarım Bağ-Kur primlerinin 2 yıl süreyle devlet tarafından karşılansın dedik.
Peki bu da yetmez. Aslında elektrik ve su giderleri ciddi manada yüksek. Bunlarla ilgili de gerekli destek sağlansın dedik. Yani bunları daha da çoğaltmak mümkün ama netice itibarıyla, en azından bu söylediğim konularla ilgili yapılan bir destek, çiftçiyi hem ağaçların rehabilitesi hem de arkadaşların geçimini temin noktasında bayağı rahatlatacaktır. En azından önümüzdeki 2 yıl çok önemli bir süreç. Ağaçların rehabilitesinin yapılması ve önümüzdeki yıllarda da meyve alımının sağlanması.
Tabii sadece biz meyvelerden bahsettik. Bir de tarla ürünleri var. Bu tarla ürünlerinin de bir kısmı bayağı ciddi zarar gördü. Patatesten zarar görenler var. Diğer sebzelerden zarar görenler var. Yani şimdi belki kapalı, örtülü tarım yapan Antalya gibi birçok yerde, onlar zararı minimize etmiş olabilirler.
Yüksek kesimler, özellikle söylüyorum, yani şeylerde pek yok belki ama zirai don olayı bu şekilde yüksek miktarda olmamıştı. Bütün Türkiye’yi de kapsadı bu zirai don olayı.
Ama her senede olur bu don. Olma ihtimali de var mı? Var. Dolayısıyla bütün bunları bilerek hareket etmek lazım. Eğer siz çiftçiyi desteklemezseniz, önümüzdeki yıl çiftçi tarlasını ekmez. Meyve yetiştirmez. Neden? ‘Niye yetiştireyim? Ekmeğimin karşılığını almıyorum, alamıyorum. Dolayısıyla benim bunu yetiştirmek için bir gerekçem yok.’ der vatandaş. Tarlasını terk eder ve ondan sonra da biz her şeyi dışarıdan ithal etmek zorunda kalırız.
Yani meyvesini de, sebzesini de, hububatını da her birini dışarıdan ithal ederiz. Zaten şu anda diyoruz ki buğday ithal ediyoruz biz. Niye? Konya Ovası yetmiyor mu bize?
Ya böyle bir şey olmaz. Bakınız Antalya’da sadece şöyle bir bakın: Isparta, Burdur, Antalya değil, burada yetişen, yetiştirilen meyve ve sebzeler bütün Türkiye’yi besler ya. Yani böyle atmasyon yapmıyorum. İsterseniz bir araştırın.
Hele bunun içerisine Konya’yı da katıverirsek, bunun içerisine İzmir’i, İzmir Ovası’nı, Manisa Ovası’nı, Balıkesir’i – sahil şeridinden bahsediyorum sadece – katıverirsek, Adana’sını, Mersin’i de katıverirsek bütün Türkiye ihya olur. Biz bu imkânları kullanamazsak, zaten en büyük bu millete, çiftçiye kötülüğü yapmış oluruz.
“TARSİM, BU ÜLKENİN ZATEN TARIMLA UĞRAŞAN KESİMİN BAŞININ BELASI”
TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu) konusundaki düşünce ve görüşlerini paylaşan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Zirai Don Olayını Araştırma Komisyonu Üyesi, Saadet Partisi (SP) Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç: “Ben TARSİM ile ilgili şunu söyleyeyim: TARSİM bu ülkenin, zaten tarımla uğraşan kesimin başının belası. Yani kesinlikle TARSİM’i kimse kaydettirmiyor. Yani tarım sigortası yaptırmıyor. Sebebi, primler çok yüksek.
Bir. İkincisi, yarın bir hasar oluştuğunda TARSİM, o zararı tazmin etmemek için, karşılamamak için ne gerekirse yapıyor. Bin bir dereden su getiriyor, sana para vermiyor.
TARSİM özel bir sigorta. Kasko gibi. Kasko sigortası gibi, trafik sigortası gibi veya bir başka DASK sigortaları gibi. Öyle bir sigorta. Yani adam sana bir şey vermemek için dereden tepeden mazeret uyduruyor. ‘Sen şu tarihte yapmış olsaydın, ben prim ödeyecektim, onun için ödemiyorum.’ diyor.
Millet de bundan dolayı TARSİM’e kayıt yaptırmıyor.
Bir. İkincisi, e kredi lazım. Şunu aldım, bunu aldım, şart koşmuşlar. Demişler ki ‘TARSİM kaydını da yaptır, getir.’ Adam da elli dekar tarlası var. Bunun beş dekarını TARSİM kapsamında sigortasını yaptırıyor, gidiyor kredisini alıyor. Ondan sonra kırk beş dekarda TARSİM sigortasız olarak yine devam ettiriyor.Yani dolayısıyla, prim yüksekliğindendir.” dedi.
Halil İbrahim Kara – Beyza Nur Akçay