“SERA GAZLARINI DURDURMAMIZ LAZIM”
İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI DR. TUGAY, ‘COP BURDUR’DA KONUŞTU:
“SERA GAZLARINI DURDURMAMIZ LAZIM”
Burdur Belediye Başkanlığı ev sahipliğinde MAKÜ Lavanta Tepesi Otel’de 6 Aralık 2025 Cumartesi günü yapılan ‘COP Burdur İklim Krizi Konferansı’ açılışında konuşan İzmir Büyükşehir ve Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı Dr. Cemil Tugay, sağlık ve yaşanabilir bir dünya için sera gazı salınımının durdurulması gerektiğini söyledi.
Konu hakkında Burdur’da çok önemli açıklamalarda bulunan Başkan Tugay şöyle dedi: “Endüstriyel sanayinin gelişmesiyle başlayan, kömür ve petrol ürünlerini yakarak açığa çıkardığımız karbon ve onun sera gazı etkisi… Yani burada bu sera gazlarının durması lazım. Bu kadar sanayiye dayalı kalkınmakta olan, zenginliği olan ülkeler bundan vazgeçmek istemiyorlar. Hangi ülke daha çok sera gazı üretiyor diye baktığınız zaman gelişmiş ülkeleri, büyük ülkeleri görüyorsunuz. İklime gerçekten zarar veren ülkeler, sera gazını daha fazla üreten ülkeler. Biz Türkiye olarak dünyadaki bütün sera gazlarının yaklaşık yüzde 1’inden sorumluyuz. Ama baktığımız zaman ABD başta olmak üzere Çin gibi ülkeler çok daha fazla sera gazı üretiyorlar.
Ve bu ülkeler ne yazık ki kendi ekonomik çıkarları nedeniyle dünyaya zarar vermekten vazgeçmiyorlar, durmuyorlar, devam ediyorlar. Alınması gereken kararları almıyorlar. Sonuçta bizimle beraber onlar da iklimin kötü sonuçlarını yaşıyorlar ve yaşayacaklar. Ama şu noktada biz ülke olarak şöyle diyemiyoruz: Böyle bir problem yaşanıyor ama bizim yapabileceğimiz bir şey yok, başımıza ne gelirse razıyız… Diyemiyoruz, dememeliyiz. Çünkü gerçekten çok fazla insanın canı yanacak. Çok fazla insan zarar görecek. Ülkemiz cennet gibi bir yer. Olağanüstü kıymetli bir ülkede yaşıyoruz ve sahip olduğumuz doğal güzellikleri, doğal kaynakları kaybedeceğiz. Burada yaşayamayacağımız yerlere dönüşebilir; çölleşebilir.
Buna karşı kendimizi korumamız mümkün mü diye soruyoruz. Bu sorunun cevabını aramak üzere aslında çalışıyoruz. İklim kriziyle ilgili iki boyutta çalışma var. Bir tanesi iklim krizini önlemek ya da ilerlemesini durdurmak için yaptıklarımız. Bu konuda yapabileceklerimiz sınırlı ama ne yapabilirsek çok yapmalıyız. İkincisi, daha da önemli olan; bu yeni oluşacak durumda nasıl tedbirler alacağız, bu yeni duruma nasıl uyum sağlayacağız, nasıl adapte olacağız? Budur. Eğer böyle yaklaşmazsak bizlerin de yaşadığımız dönemde göreceği epey felaket var. Ama çocuklarımız ve bizden sonraki yeni nesiller için çok korkunç bir tablo çıkacak ortaya. Bu gerçeğin farkında olmamız lazım tüm ülke olarak.
Özellikle belediyeler, muhtarlarımız, meclis üyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, üniversitelerimiz, yerel yönetimler, belediye başkanları, milletvekilleri, hükümet… Herkes bu gerçeğin farkında olmalı. Üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi lazım. Bu konuda cahil olmaya hiç kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum. Bu gerçekten en büyük günahtır, ayıptır, kabul edilemez bir şeydir.
Bu nedenle biz Sağlıklı Kentler Birliği olarak pek çok çalışma yapıyoruz, yapmaya çalışıyoruz. Bunların bir kısmını kentlerimizle iş birlikleri yaparak, onların bazı çalışmalarını teşvik ederek gerçekleştiriyoruz. Bugün burada yapacağımız COP buluşması, yerel COP buluşması; hep beraber bilinçlenmeyi ve katılımcı bir anlayışla bu süreci yönetmeyi hedefleyen bir çalışmadır. Neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmezsek neyle mücadele edeceğimizi bilemeyiz. Önce konunun ciddiyetine vakıf olmamız lazım. Kapsamını doğru anlamamız lazım. Göl kuruyor; neden kuruyor? Havalar daha sıcak; neden daha sıcak? Önümüzdeki yıllarda gerçekten ne olacak? Bunu artık bilim tahmin edebiliyor. 1970–1980’li yıllarda dünyadaki bazı insanlar fark etti. Dediler ki dünyada bir şey değişiyor. Hava artık daha sıcak; ortalama sıcaklıkları daha yüksek ölçüyoruz ve görüyoruz. Kutuplardaki buzullar erimeye başladı. Oralarda sıcaklığın etkisini görüyoruz dediler. Bu durum kötüye gidebilir dediler. Aslında dünyayı uyardılar. Ama ciddiye alınmadılar. Yıllar içerisinde bu artış arttı ve gerçekten bugün artık herkes ikna oldu ki dünyada çok ciddi bir sorun var. Tabii sorun herkesin hayatını tehdit eder durumda. Herkesin yaşamını tehdit eder durumda. Ben diyorum ki herkesin yapabileceği bir şey var. Herkesin üzerine düşen bir görev var. En azından daha az elektrik tüketmek bile çok büyük bir katkı. Türkiye’deki elektriğin yaklaşık yüzde yetmişi petrol ve kömürden elde ediliyor; petrolü ya da petrol ürünü kömürü yakarak elde ediliyor.”
Halil İbrahim Kara
.jpg)







