DİYETİSYEN HACER AKPINAR: "ANNE SÜTÜ, HER BEBEĞİN DOĞUŞTAN GELEN EN TEMEL HAKKIDIR"

Diyetisyen Hacer Akpınar: "Anne Sütü, Her Bebeğin Doğuştan Gelen En Temel Hakkıdır"
Burdur’da görev yapan Diyetisyen Hacer Akpınar, anne sütü ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Çağdaş Burdur’a konuşan Akpınar, ilk ve en değerli besinin anne sütü olduğunu hatırlatarak emzirmenin yalnızca beslenmeyle sınırlı kalmayan, bebeğin yaşamındaki ilk ve en değerli bağ olduğunu belirtti. Anne sütünün hem fiziksel hem de duygusal gelişim açısından yeri doldurulamaz bir kaynak olduğuna dikkat çeken Akpınar, emzirmenin doğumdan sonraki ilk altı ayda mutlaka sürdürülebilir olması gerektiğini vurguladı.
“Tamamlayıcı Beslenme, Emzirmenin Yerini Almamalı”
Ek gıdaya geçiş sürecinin, birçok anne tarafından emzirmenin sona ermesi gereken bir dönem gibi algılandığını belirten Akpınar, bu yanlış tutumun bebeğin gelişimini olumsuz etkileyebileceğini ifade etti. “Bebek artık yavaş yavaş yeni tatlara ve dokulara alışmaya başlasa da, anne sütü hâlâ temel besin kaynağıdır. Emzirme süreci, ek gıdayla birlikte devam etmelidir. Bebeğin gelişimini bir asker gibi düşünelim; disiplinli ve güçlü bir yapıya hazırlanıyor ama bu, sütü kesmek için bir gerekçe olamaz,” sözleriyle bu dönemin hassasiyetine dikkat çekti.
“Anne Sütü, Doğal ve En Temiz Protein Kaynağıdır”
Anne sütünün, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendiren, sindirimi kolaylaştıran ve tam anlamıyla doğal bir protein deposu olduğunu belirten Akpınar, “Bazı anneler, bebeklerinin memeyi reddetmesinden dolayı paniğe kapılıyor. Bu durumda hemen pes edilmemeli. Gerekirse sağlık profesyonellerinden destek alınmalı, mama desteği doktor kontrolünde değerlendirilmeli. Ancak ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenme, altın kuralımız olmalı” diyerek emzirmenin ilk aylarındaki kritik rolünü hatırlattı.
“Sütüm Gelmiyor” Düşüncesine Karşı Uyarı: Psikolojik Etkiler Göz Ardı Edilmemeli
Yeni annelerin sıklıkla yaşadığı endişelerden birinin “sütüm gelmiyor” düşüncesi olduğunu belirten Diyetisyen Akpınar, bu durumun çoğu zaman fiziksel değil, psikolojik temelli olduğunu söyledi. Doğum şekli, gebelik sürecinde yaşanan ailevi problemler ve çevresel baskıların annenin psikolojisini etkileyerek süt üretimini olumsuz etkileyebileceğini vurguladı. “Lohusalık dönemindeki stres, annenin hormon dengesini bozarak süt üretimini sekteye uğratabilir. Bu yüzden annenin ruh sağlığı, emzirme başarısı için en az beslenme kadar önemlidir” dedi.
Sıvı Tüketiminin Önemi
Süt üretiminin temelinde yeterli sıvı alımının yer aldığını vurgulayan Akpınar, “Anne sütünün yüzde 90’ı sudur. Ne kadar kaliteli beslenirsek beslenelim, yeterli su içmeden süt üretimini sürdüremeyiz” ifadelerini kullandı.
“Her Annenin Emzirme Serüveni Kendine Özeldir”
Her annenin emzirme sürecinin benzersiz olduğunu belirten Akpınar, bu dönemde sabırlı olunması gerektiğini ifade etti. “Bazı annelerin sütü doğumdan hemen sonra gelirken, bazılarınınki zaman alabilir. Bu bir yarış değil, bir yolculuktur. Önemli olan, bu süreci doğru bilgiyle, doğru teknikle ve gerekirse profesyonel destekle yönetebilmektir” şeklinde konuştu.
Son olarak, annelere hem fiziksel hem de psikolojik yönden destek olunması gerektiğini vurgulayan Akpınar, “Anne ve bebek arasında kurulan bu bağ, yalnızca ilk altı ayla sınırlı değildir. Emzirme, hem bağışıklığı güçlendirir hem de bebeğin güven duygusunu pekiştirir. Bu nedenle her annenin bu süreçte desteklenmesi ve bilinçlendirilmesi büyük önem taşır” diyerek sözlerini tamamladı.
Mine Kaya