BURDUR ŞEKER FABRİKASI İŞÇİLERİNDEN TOPLU SÖZLEŞME EYLEMİ

Burdur Şeker Fabrikası’nda çalışan işçiler, 2025-2026 yıllarını kapsayan Toplu İş Sözleşmesi sürecinde sunulan yüzde 16’lık zam teklifine ilişkin taleplerini dile getirmek amacıyla eylem düzenledi.
Türk-İş’in eylem programı kapsamında, Şeker-İş Sendikası Burdur Şubesi’ne bağlı işçiler dün sabah saatlerinde fabrika işçi otoparkında toplandı. Yunus Emre Caddesi üzerinden sloganlarla yürüyen işçiler, fabrika nizamiye girişine kadar ilerledi.
Nizamiye önünde açıklamalarda bulunan Şeker-İş Burdur Şube Başkanı Mustafa Onay, işçilerin ekonomik koşullar nedeniyle zorlandığını ifaderek, Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde beklentilerinin karşılanmadığını belirtti. Onay, adil ve çözüm odaklı bir yaklaşım istediklerini söyledi.
Şeker İş Burdur Şube Başkanı Mustafa Onay açıklamasında şunları söyledi; “Bugün burada kamuda çalışan işçiler olarak, 2025-2026 yılını kapsayan Toplu İş Sözleşme sürecimizde, hükümet tarafından sunulan kabul edilemez teklifine karşı, tepkimizi hep birlikte dile getirmek için toplanmış bulunuyoruz. Burada, iş yerlerimizin önünden hükümete açık ve net çağrımızdır: Kamu Toplu İş Sözleşme sürecinde biz işçiler, sosyal diyaloğa dayalı, şeffaf ve çözüm odaklı bir yaklaşım görmek istedik. Ama ne yazık ki siz, işçinin sabrını sınadınız. Üç ay boyunca masaya hiçbir teklif getirmediniz. Uyardık, “Geçim şartları her geçen gün zorlaşıyor” dedik, görmediniz. Sabırla çözüm bekledik. En sonunda ise zar zor, lütufmuş gibi bir teklif sundunuz.
Bu teklifiniz, bırakın kabul etmeyi, emeğimizi yok saymaktır. Bu nedenle, verdiğiniz rakamları burada, dile bile getiremeyeceğiz… Ne siz o teklifi vermiş olun, nede biz duymuş olalım. Maaşlarımızla bir ayı değil, bir haftayı bile çıkaramıyoruz. Kiralar uçmuş, faturalar gelirken ellerimiz titriyor. Uykularımız kaçıyor. Çocuklarımızın beslenmesini, kitap defter masrafını karşılayamıyoruz. Geçim sıkıntısı bugün kamu işçisinin en yakıcı sorunu haline gelmiştir. Zordayız geçinemiyoruz. Hazine ve Maliye Bakanı kulaklarını tıkamış, halktan, emekçiden kopmuş, bildiğini okuyor. Geçinemiyoruz dedik, zordayız dedik defalarca anlattık uyardık yine uyarıyoruz; biz bu ülkenin üretim gücüyüz, binlerce çalışan kamu işçisiyiz, görmezden geldiğiniz alın teriyle çalışan işçiler kamu hizmetlerinin temel taşlarıdır. Gece gündüz demeden her koşulda çalışan biz emekçiler sayesinde kamu düzeni aksatılmadan sürdürülmektedir. Şu gerçek çok iyi bilinmelidir, bu mesele yalnızca kamu işçisinin meselesi değil herkesin meselesidir. Kamuoyunun da bu adaletsizliğe ve aksayacak olan kamu hizmetlerine sessiz kalmayacağı bilinmelidir. Emekçiyi oyalamak belirsizlik içinde bekletmek sosyal barışa zarar verecektir. Biz işçilerin beklemeye oyalanmaya belirsizliğe tahammülü kalmamıştır. Emekçi üstüne düşen görevini yapmıştır, yapmaya da devam etmektedir. Alın terini dökerek ülkesine, milletine değer katmaktadır.
Bizi yönetenlerde sosyal devletin gerektirdiği görevini yerine getirmelidir. Hükümet en kısa zamanda süreci daha fazla uzatmadan, işçinin emekçinin hakkını vermeli adil ve kabul edilebilir bir çözümle sonlandırmalıdır. Bu böyle gitmez. Siz duymazdan gelirseniz, biz duyurmayı biliriz. Masa susarsa, meydanlar konuşur. Bu işin sonu greve kadar gider. Artık yeter. Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz. Onurlu bir yaşam, adil bir ücret, güvenceli bir gelecek istiyoruz. Bugün buradayız, iş yerlerimizin önünde bildirilerimizi okuyoruz. Yarın alanlarda olacağız. Geçinemiyoruz, susmuyoruz, geri adım atmıyoruz. Emekten gelen gücümüzü kullanır, gereğini yaparız. Yaşasın örgütlü mücadelemiz. Yaşasın emekçinin onurlu direnişi. Yaşasın Türk-İş.”
Haber Merkezi