İHH BURDUR’DAN DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜNDE AÇIKLAMA
İHH Burdur, ‘10 Aralık İnsan Hakları Günü’ kapsamında basın açıklamasında bulundu. Açıklama, dün (10 Aralık 2025 Çarşamba) saat 18.00’de Burdur Cumhuriyet Meydanı’nda Burdur Genç İHH Üniversite Başkanı Enes Emiroğlu tarafından yapıldı.
Başkan Enes Emiroğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“İnsanlık, II. Dünya Savaşı’nın karanlığının ardından hazırlanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni 10 Aralık 1948’de kabul etti. Bu tarih, sadece bir hatırlatma değil; dünyada hâlâ süren zulümlerin, görmezden gelinen acıların ve gasp edilen hakların karşısında ortak bir duruş çağrısıdır. İnsan onuruna yönelen her saldırı, coğrafyası ne olursa olsun hepimizi ilgilendirir.
Bugün, özellikle Filistin’de, Sudan’da ve Doğu Türkistan’da insan haklarının ağır biçimde ihlal edildiği somut, yakıcı ve sistematik bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu tablolar, sadece yerel iktidarların değil; küresel güç dengelerinin, savaş ekonomilerinin ve uluslararası sistemdeki çifte standartların doğrudan sonucudur.
Filistin’de bir halk, 1948’den bu yana sistematik bir yok etme politikasıyla yüz yüze bırakılmıştır. Bağımsız raporlar, on binlerce Filistinlinin katledildiğini; 1967’den bu yana yaklaşık 1 milyon kişinin gözaltına alındığını gösteriyor. UNRWA kayıtlarına göre 6 milyondan fazla Filistinli mülteci durumundadır. Sadece 7 Ekim 2023’ten bugüne 20 bini aşkın çocukla birlikte toplam 67 bin 139 kişi hayatını kaybetmiş, kayıplarla beraber bu sayı 76 binin üzerine çıkmıştır. Filistin’de yaşananlar, insan hakları kavramının sınandığı en çıplak alanlardan biridir.
Sudan, 2023’ten beri iki güç arasında sıkışmış bir savaşın bedelini siviller üzerinden ödemektedir. Ülkenin yarısını oluşturan yaklaşık 25 milyon insan bugün insani yardıma muhtaç durumdadır. 12 milyondan fazla Sudanlı yerinden edilmiş, evlerini, şehirlerini, geleceklerini kaybetmiştir. Bu tablo, Afrika kıtasının unutulmuş acıları arasında en derin yarayı oluşturmaktadır.
Doğu Türkistan ise 1949’dan bu yana ağır baskı politikalarının hedefi hâline gelmiştir. Uygurların kimliklerine, inançlarına ve kültürlerine bağlı oluşları “güvenlik” adı altında suç sayılmakta; milyonlarca insan “yeniden eğitim kampı” adı verilen toplama merkezlerinde taciz, işkence ve etnik yok etme girişimlerine maruz bırakılmaktadır. En az 3 milyon insan özürlülüğünden yoksun bırakılmıştır.
Bu acılara Arakan’dan Yemen’e, Keşmir’den Kongo’ya, dünyanın birçok bölgesinde süren hak ihlalleri eşlik etmektedir. Modern dünyanın mağrur dilleri insan haklarından söz ederken, gerçekte güç dengeleri ve çıkar hesapları mazlumları sessizliğe mahkûm etmektedir.
Bu tablo karşısında susmak, zulmü normalleştirmektir.
Bu tablo karşısında tarafsızlık, zalimin yanında saf tutmaktır.
10 Aralık, yalnızca bir kutlama günü değil; insanlığın vicdanını harekete geçirme günüdür. Bizler, nerede yaşanırsa yaşansın insan haklarının çiğnenmesine karşı durmanın ahlaki ve insani bir sorumluluk olduğunu hatırlatıyoruz. Çocukların, sivillerin, halkların yaşam hakkını yok sayan bütün kuşatma politikalarının, ambargoların, sömürge kalıntısı uygulamaların ve modern esaret biçimlerinin karşısında durmaya devam edeceğiz.
Zulmün değil adaletin, sessizliğin değil onurlu duruşun günü olsun. İnsanlığın, karanlığın içinde ışığı yeniden bulduğu günler için ses vermek bugün her zamankinden daha büyük bir görevdir.”
Haber Merkezi













