Flaş Haber Yeni

BURDUR'DA ÖNCE GIYABİ CENAZE NAMAZI KILDILAR, SONRA MEYDANDA BASIN AÇIKLAMASINDA BULUNDULAR

BURDUR'DA ÖNCE GIYABİ CENAZE NAMAZI KILDILAR, SONRA MEYDANDA BASIN AÇIKLAMASINDA BULUNDULAR

Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Burdur Şubesi, 29 Aralık 2025 Pazartesi günü Berberoğlu Camii’nde ikindi namazı sonrası, Yalova’da şehit düşen kahraman Türk polislerimiz ile şehit olduğu açıklanan Hamas Sözcüsü Ebu Ubeyde için gıyabi cenaze namazı kıldı. Akabinde aynı gün akşam Burdur Cumhuriyet Meydanı’nda bir basın açıklaması programı tertip etti.

Saadet Partisi Burdur İl Başkanı Musa Sayar’ın da hazır bulunduğu programda ortak basın metnini Anadolu Gençlik Derneği Burdur Şubesi Başkanı Kadir Bayındır okudu. Başkan Bayındır açıklamasında şunları kaydetti:

Zulmün doruklara ulaştığı, direnişin ise susturulmaya çalışıldığı günümüzde yürekleri dağlayan bir şehadet haberiyle sarsıldık. Geçtiğimiz aylarda Siyonist İsrail’in alçak saldırısına uğrayan Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde’nin şehit olduğunu üzülerek öğrendik.

Ebu Ubeyde’nin şehadeti, sadece bir insanın hedef alınması değil; hakkı haykıran bir iradenin, onurlu bir direnişin ve teslim olmayan bir duruşun cezalandırılmak istenmesidir. Ancak bilinmelidir ki ne şehitler ne de temsil ettikleri direniş iradesi yok edilebilir, tarihten silinebilir. Bilakis bu dava, şehitlerle büyüyen bir mücadeledir.

Bizler bugün AGD mensupları ve aziz milletimizin fertleri olarak yas tutmak için burada toplanmadık. Biz bugün ağıt yakmak için bir araya gelmedik. Biz bugün Ebu Ubeyde’yi kaybettiğimizi ilan etmek için değil, onu şehadetle tebrik etmek için buradayız.

Çünkü biz, ölümü bir yenilgi olarak görenlerden değiliz. Çünkü biz, Allah yolunda verilen canı bir kayıp değil, izzetin en yüce mertebesi olarak gören bir inancın mensuplarıyız. Ebu Ubeyde, korkunun değil imanın, teslimiyetin değil direnişin tarafında yer almış ve bu tercihini canıyla mühürlemiştir.

Bu yüzden onun ardından matem tutmak, onun yürüdüğü yolu anlamamak demektir. Biz Ebu Ubeyde’yi tebrik ediyoruz. Çünkü o, zalimin karşısında eğilmemeyi başarmıştır. Çünkü o, susarak yaşamayı değil, konuşarak ölmeyi tercih etmiştir. Çünkü o, bu çağın en zor imtihanını kazanmış ve şahitlik makamına erişmiştir.

Bu yüzden buradayız. Bir cenazenin ardından değil, bir şehadetin şahitliğini yapmak için buradayız.

Şunun da çok iyi bilinmesini isteriz ki Ebu Ubeyde, bedenen aramızda olmasa dahi ruhen her zaman kalbimizde olacaktır. Ebu Ubeyde’nin asil duruşu, zihinlerimizi şekillendirmeye devam edecektir.

Zalimler hep aynı yanılgıya düşmüştür. Bir bedeni ortadan kaldırınca hakikatin de biteceğini sanmışlardır. Oysa tarih defalarca göstermiştir ki şehitlerin sözleri, hayattakilerin sözlerinden daha gür, daha etkili ve daha kalıcıdır. Çünkü o sözler artık korkudan arınmıştır.

Ebu Ubeyde’nin cümleleri bundan sonra daha çok okunacak, daha çok hatırlanacak ve daha çok insanın zihninde yankılanacaktır. Çünkü o sözler, teslimiyeti değil direnişi, sessizliği değil sorumluluğu, korkuyu değil imanı öğütlemektedir.

Onu susturduklarını zannedenler bilmelidir ki Ebu Ubeyde artık tek bir kişi değildir. Onun sözü bugün milyonlarca yürekte çoğalmış, zihinleri yöneten bir bilince dönüşmüştür.

Ey İslam dünyasının liderleri, partileri ve âlimleri. Siz bizim kıyamet günü hasımlarımızsınız sözleriyle hepimizi korkudan titreten Ebu Ubeyde’nin şehadeti de bir mana taşımaktadır. Zira bu şehadet bize ağlamayı değil, ayağa kalkmayı emretmektedir. Bu şehadet bize susmayı değil, konuşmayı emretmektedir. Bu şehadet bize geri çekilmeyi değil, saf tutmayı emretmektedir.

Çünkü şehadet, geride kalanlar için bir teselli değil, ağır bir sorumluluktur.

Ebu Ubeyde’nin şehadeti, üzüldük deyip geçilecek bir haber değil, ne yapacağız sorusunu sormayı zorunlu kılan ilahî bir ikazdır.

Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de açıkça buyurur:

Size ne oldu ki Rabbimiz bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar diyen zayıf erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda mücadele etmiyorsunuz. Nisa 75

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurur ki:

Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse diliyle, buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. Bu, imanın en zayıf derecesidir.

Bugün bu şehadet bize şunu soruyor.

Biz neredeyiz.

Hangi safdayız.

Hangi kötülüğe, hangi gerekçeyle sessiz kalıyoruz.

Ebu Ubeyde’nin şehadeti bize, imanın sadece sözle değil; tavırla, riskle ve bedelle ispatlandığını emrediyor.

Bu çağda iman, konforu bozuyorsa şuurlu bir imandır.

Rahatı sarsıyorsa şuurlu bir imandır.

Bedel gerektiriyorsa şuurlu bir imandır.” 

Haber Merkezi